Vakanüvis, Tayvan hakkında bilinmeyenleri yazdı: Bir tuhaf Tayvan

Biz başlık bulamadık

“Tuhaf Tayvan” diyelim…

Vakanüvis

ABD’nin, 25 yıl sonra en üst düzeyde ziyaret gerçekleştirdiği Tayvan’da resmi temaslar sona erse de kriz dalga dalga yayılıyor.

ABD Temsilciler Meclisi Başkanı Nancy Pelosi’nin Tayvan’dan ayrıldığı saatlerde Çin ordusunun ada etrafındaki göz korkutan tatbikatı başladı.

Çin Dışişleri sözcüsü askerî alternatifleri kast ederek, “Ektiklerini biçecekler” dedi. Pekin Hükümeti ayrıca, bir dizi ekonomik ambargoyu hayata geçirerek, ilk etapta Tayvan’dan limon, iki çeşit balık ve kum ithalatını yasakladı. ABD yönetimi ise son on yıldır 15 milyar dolarlık silah sattığı Tayvan’a gerçekleştirilen provokatif ziyaretten memnun görünüyor. Peki, bu Tayvan tarihte ve bugün neyin nesi, kimin fesi? Biraz yakından bakalım…

Adanın yerlileri “Çinli kafası”nı çok severdi

Tayvan’daki ilk insan yerleşimlerinin 30 bin yıl öncesine kadar uzandığı tahmin ediliyor. Milattan önce iki binli yıllarda ise Aborjinler ve Hakkalar bu adada olduğuna dair işaretler var. Çinliler’in Tayvan’ın çok eski asırlardan beri kendilerine ait olduğunu ispat bağlamında ortaya koydukları mahkeme kayıtlarına göre, M.S. 2’nci yüzyılda bu adadan “Tayvan” diye bahsedildiği öne sürülüyor. Çin ile Tayvan arasında kaydedilen ilk temas, M.S. 239’da Çin devletinin adayı keşfetmek için buraya 10 bin kişilik bir topluluk göndermesiyle başlamıştı. Ancak topluluktan kayda değer sayıda Çinli’nin başı, “Çinli kafasına özel ilgi gösteren” Aborjin ve Hakkalar tarafından kesilmişti.

Yerliler arasında, vücut yapısı ve ten rengi farklılığından dolayı Çinli başı kesip saklamak yaygınlaşmıştı. Ancak zaman içerisinde bu olumsuz durum değişmiş, Ming Hanedanlığı döneminde, 1300’lerin başlarından itibaren Çinliler ana karaya sadece 180 km uzaklıkta olan Tayvan’a yerleşmeye başlamışlardı.

Bu arada hem Çinli hem de Japon korsanlar da merkezî otoriteden uzak Tayvan’a sık sık seferler düzenleyip, burayı çevredeki saldırıları için üs olarak kullanıyorlardı.

Portekizce “Güzel Ada” anlamında Formosa dendi

1517’de bir Portekiz gemisi Tayvan Boğazı’ndan geçerken, seyir defterine adayla ilgili olarak Portekizce “Güzel Ada” anlamına gelen “Formosa” diye yazılmıştı.

Portekiz gemisi durmamış, böylece sömürgeci anlayışı çerçevesinde ada üzerinde bir hak da iddia etmemişti. 1622’de ise önce Hollanda sonra da İspanya Tayvan üzerinde hak iddia edecekti.

İki Batılı ülke de adada bulunan yerlilere de Çinlilere de Japonlara da acımasız saldırılar düzenleyip çoğunun Tayvan’dan kaçmasına yol açmışlardı. Zaman içerisinde Tayvan üzerinde Çin etkisi giderek arttı. Buna karşılık adada da “Tayvanlılık” milliyetçiliği yaygınlık kazandı.

1949’da Çin’deki iç savaştan kaçan binlerce “milliyetçi Çinli” Tayvan’a yerleşmişti. Birçok çatışma ve işgale rağmen Çin devleti Tayvan’ın “bağımsız olmadığını” iddiadan, Tayvan’daki yönetimler ise “bağımsızız” demekten vazgeçmedi. Bugün bile uluslararası ilişkiler literatüründe Tayvan için “Tayvan Çin’in bir parçası”, “Tayvan’ın yasal statüsü belirsiz” ve “Tayvan bağımsız” şeklinde üç farklı yaklaşım sözkonusu.

Şu an yalnızca 18 devlet, Tayvan’ı bir devlet olarak tanımakta. Tanımayanlardan birisi de ABD; ancak Washington yönetimi, “Tayvan İlişkileri Yasası” ve “Tayvan Seyahat Yasası” gibi düzenlemelerle Tayvan’ı özel bir statüde tutuyor.

Resmi adı bile “Çin Cumhuriyeti” ama…

Tayvan için Çin ile Japonya sık sık karşıya gelmişti. Japonya bir ara askerî maliyeti düşünerek adayı Fransa’ya satmaya bile niyetlenmişti. İşte ada, Uzak Doğu’daki bu iki büyük emperyal ülke arasında sık sık el değiştirirken, 1895 yılında yerleşik “Tayvanlılar” bir kargaşadan istifade “Formosa Cumhuriyeti”ni kurmuşlardı.

Daha sonraki yıllarda da “Batılı gibi görünme”ye özel bir önem verdiklerini – dünyada kişi başına en fazla “7-Eleven” mağazası düşen ülke – sergileyecek olan Tayvan sakinleri, devletlerine isim olarak da Portekizce “Formosa”yı seçerek, bu konudaki kararlılıklarını daha o yıllarda ortaya koymuşlardı.

Devlet için tuhaf bir bayrak seçilmiş ama zaten ömrü de fazla uzun olmamıştı; sadece 5 ay… İsim bahsinde işin bir diğer tuhaf tarafı da dünyada “iki Çin”in olması. Ana karadaki “Çin Halk Cumhuriyeti” bildiğimiz Çin’i tanımlarken, birçok resmi belgede Tayvan “Çin Cumhuriyeti” olarak geçiyor. Tabii, bu isim meselesi Çin’in her zaman resmî gündeminde. Çin Dışişleri Bakanlığı’nın web sitesinde – Tayvan yerine “Çin Cumhuriyeti” denilmeden – “Çin Halk Cumhuriyeti’nin kuruluşundan bu yana 157 ülke Çin ile diplomatik ilişkiler kurdu. Bütün bu ülkeler, yalnızca bir Çin olduğunu ve Çin Halk Cumhuriyeti Hükümeti’nin Çin’in tek yasal hükümeti olduğunu ve Tayvan’ın Çin’in bir parçası olduğunu kabul ediyor.” ifadesi yer almakta.

Bu arada bazı Çinliler Tayvan’dan “Dönek Eyalet” diye de bahsediyor.

Ölü evinin uzağından geçerler

Tayvan’da; inanç dünyasından sosyal hayata kadar birçok alanda değişik tutumlar, davranışlar sözkonusu.

Son birkaç asırdır Tayvan’ın sosyal hayatına damgasını vuran bu davranışlar, dünyanın pek çok yöresinde en azından “tuhaf” olarak nitelendirilmekte.

Mesela Tayvanlılar, bir evden cenaze çıkmışsa o eve doğru bakmazlar, o evin uzağından geçerler. Böyle yaparlarsa inançlarına göre, “ölen kişinin ruhu bedenlerine giremeyecektir.” Yas kıyafeti beyaz tonlarda olan Tayvan’da, gelinlikler ise kırmızı kumaştan seçiliyor. Bu arada, çiftlerin evlenmeden önce bir “astrolog”a gidip, ondan, birbirleri için uygun olup olmadığını anlamak için yıldızlara bakmasını istemeleri de bir gelenek. Astrolog, “Evlenmeniz doğru değil” derse pek çok çift bunu dikkate alarak evlenmiyor. Astrologlar ayrıca, düğün için uygun bir tarih ve saati de seçiyor.

Kirli çorap gibi kokan “Tofu”yla “Geyik Penisi Şarabı”na bayılırlar

Tayvan’daki yemek kültürü de en hafif tabiriyle “ilginç”. İnci sütlü çay, yılan kanı çorbası, danzai eriştesi, karidesli domuz çorbası, kaplumbağa kanında pişirilmiş kaplumbağa, tabutlu sandviç, istiridye eriştesi Tayvan mutfağının yaygın örneklerinden.

“Geyik Penisi Şarabı” ile “Tofu”ya ayrı bir ilgileri olan Tayvanlılar, ekşi süt, balık ve bazı baharat karışımlarıyla en az altı ay fermente edilen ve Batılılar tarafından “ıslak kirli çorap gibi koktuğu” söylenen “Kokmuş Tofu”yu millî yemekleri olarak görüyorlar.

Tayvanlılar ayrıca, betel cevizini çiğnemeyi çok seviyorlar. Ne var ki, bu ceviz kanserojen olduğu için Tayvan, Asya’daki en yüksek ağız ve boğaz kanseri oranlarından birine sahip.

Yemek temalı Budist bir festival olan “Aç Hayaletler Festivali”nin coşkuyla kutlandığı Tayvan’da, bu festival sırasında tapınaklar ev yapımı yiyeceklerle donatılıyor. Dev sofralarda Tayvanlılar yemeklerin tadına bakarken, inanışa göre alınmamaları için “sevgili arkadaşlar” denilen “hayaletler” de karnını doyuruyor.

Bir ay süren festival boyunca evlenmek ve iş kurmak uğursuz addediliyor. Bu arada, Tayvan mutfak kültüründe son yıllarda yükselen bir moda uyarınca tüm yiyecek, mutfak eşyası, tabak ve mobilyaların “tuvalet konsepti”nde yapıldığı restoranlar da yaygınlaşmakta.

Tayvan bir zamanlar “Kelebek Krallığı”ydı, soylarını tükettiler

Tayvan coğrafi yapısının bir özelliği olarak dünyadaki sayılı kelebek merkezlerinden birisiydi. Ada, 50’si ülkeye özgü olan 400’den fazla farklı kelebek türüne ev sahipliği yapmaktaydı. Asırlarca bu özelliğini koruyan Tayvan, 1800’lü yıllardan itibaren ise kelebeklerin vahşice avlandığı bir yere dönüşmüştü.

Tayvan’da, kelebek kanatlarından yapılan süslemelerle büyük gelişme gösteren bir pazar ortaya çıkmıştı. Yılda yaklaşık 10 milyon kelebeğin ihraç edildiği 1950’li yıllarda Tayvan “Kelebek Krallığı” olarak anılıyordu.

O dönemde yıllık kelebek süsü ihracat miktarı 30 milyon dolara ulaşıyordu. Kelebeklere tam bir soykırım yaşatan bu pazar, uluslararası baskılarla oluşturulan korumacı politikaların da yardımıyla küçülmüş durumda.

“Beyaz ten” takıntısı

Birçok antropolog ve sosyolog tarafından “kendilerini diğer Asyalı milletlerden ayrı tutma” eğilimi olan bir millet şeklinde değerlendirilen Tayvanlılar, bu görüşü destekleyen tutumları sergilemekte. Tayvan’ın özellikle kadın nüfusunun “beyaz ten takıntısı” biliniyor. Son iki yıla damgasını vuran pandemiden çok önce de Tayvanlı kadınlar, özellikle de genç kızlar açık tenli olabilmek için tıbbi maskeyle dolaşmaktaydılar. Azımsanmayacak oranda erkek nüfus da aynı eğilimi taşıyor. Bunun için şemsiye kullananlar bile var. Bu tuhaf alışkanlık ile eğitim sisteminin yoğunluğu ve teknolojinin getirdiği günlük pratiklerin yol açtığı sorun ise oldukça çarpıcı. Resmî rakamlara göre, ülkedeki nüfusun yüzde 90’a yakını miyopiden, bu yüzde 90’ının da yüzde 25’i yüksek miyopiden muzdarip.

Tayvanlılar; gün ışığından kaçınmaları, ekran ve akıllı telefona çok uzun süre bakmaları ve ağır eğitim maratonunda kapalı sınıflarda çok uzun süre geçirmelerinin sonucunda milletçe göz sağlığı sorunları yaşıyorlar.

Tayvan’a dair diğer bazı anekdotlar…

Taichung şehrindeki Kömür Yakıtlı Elektrik Santrali her yıl 40 milyon tondan fazla CO2 üretiyor. Bu miktar, İsviçre’nin bir yılda ürettiği CO2’e yakın. Dünyadaki tüm vidaların altıda biri Tayvan’da imal ediliyor. ABD’de bulunan tüm vidaların da yüzde 50’si Tayvan çıkışlı. Tayvan’da 50 binden fazla farklı vida türü bulunuyor.

Batılı isim almaya eğilimli olan Tayvanlılar ayrıca aynı isimleri kullanmalarıyla da biliniyorlar. ülke nüfusunun yüzde 12’si “Chen” adını tercih etmiş durumda. Tayvan, Çin’le olan sorunlarından dolayı 1971 yılında “BM’den atıldı.” Uzunluğu 394, genişliği ise 144 km olan Tayvan, bu ölçülerine karşılık 23 milyonluk nüfusuyla dünyanın en yüksek nüfus yoğunluğuna sahip ülkelerinden birisi.

Dünyadaki en düşük doğum oranlarından birine sahip bulunan Tayvan, 2019’da eşcinsel evliliği yasal hale getiren ilk Asya ülkesi oldu. Mandarince konuşan Tayvanlıların sadece yüzde 50’si kendisini dinle ilgili olarak tanımlıyor.

Adada Budizm, Taoizm ve Zen inanışı ağırlıkta.

– Karin Lehnardt, “Tayvan Hakkında İlginç Gerçekler”, Fact Retriever, 4 Aralık 2017

– “Tayvan Hakkında Hızlı Bilgiler”, Study in Taiwan, 27 Şubat 2018

– David Spencer, “Tayvan Hakkında Az Bilinen 10 Gerçek”, Taiwan News, 14 Nisan 2018

Benzer Haberler